Binlerce askerine hitaben o büyük komutan şunları söylemiştir:
"Ey insanlar! İşte önünüzde deniz gibi bir düşman, arkanızda düşman gibi bir deniz!
Sizin için sabır ve sadakatten başka çare yoktur! Bilesiniz ki siz bu adada açların sofrasındaki yemekler gibisiniz.
Düşmanınız sizi Ordusu ve silahları ile karşıladı. Onların silahları fazla, erzakları bol, sayıları çok... Sizin ise elinizdeki kılıçtan başka ağırlığınız ve düşmanın elinden alacağınız yiyeceklerden başka yemeğiniz yok!
Hiçbir şey yapmadan şu durumumuz birkaç gün devam etse kuvvetten kesilir, olduğumuz yerde kalakalırız. Böyle olunca bizden şu an korkan düşman da halimizi görüp bize karşı cesaretlenir. Bu kötü akıbete düşmekten kendinizi koruyarak, şu azgın düşmana karşı gelin, görevinizi hakkınca yerine getirin.
Bilesiniz ki daha zor olana Azıcık sabrederseniz daha lezzetli olan refahtan daha uzun süre istifade edersiniz.
Bilesiniz ki sizi çağırdığım şeye ilk uyacak olan benim! Canınızı düşünerek benden yüz çevirmeyin. Siz de benden daha fazla bir zorluğa katlanmayacaksınız. Sizin payınıza düşenden daha fazla benim payıma düşmeyecek.
Unutmayın şu an hepimiz aynı kaderi paylaşıyoruz. Böylelikle İslamiyeti bu topraklara yerleştireceğinize inanıyorum."